
Yazan: Ömer Demir
Doğruyla yanlışı ayırt edebiliyorsanız post modern toplumda âlim sizsiniz. Çünkü artık günümüzde binlerce bilginin medya araç gereçleriyle insanlara ulaştırılması, medyatik hafıza kaybına yol açıyor.
Medyatik hafıza kaybına uğrayan insanlar, bilse de anlayamıyor, görse de kavrayamıyor.
Doğruyu yanlıştan ayırmanın “âlimlikle” eşdeğer olduğunu kabul eden modern toplumlar, artık çok bileni âlim saymıyor. Anlayabilen, analiz edebilen ve gerçekle yanlışı kıyas yaparak birçok bilginin içerisinden en doğruyu çıkartabilen kişiler, âlim ve bilen kişi olarak nitelendiriliyor. Bu makalede âlimliğin karşısında sosyal bir kirlilik olarak gördüğümüz “bilgi cahilliğini” misallerle anlatmaya çalışacağız. Bunun için âlimlik cahillik ilişkisinde doğru-yanlış ayırımını yapabilmek için üç ayrı alandan mevzunun uzmanlarının fikrine başvuracağız.
Çünkü öncelikle bilginin doğruluğunu analiz sürecinde cahilliğin dünden bugüne bilgi temelinde değiştiğini, bilginin cahilliği yenemediğini anlatmamız gerekecek.
Bunu anlatırken de klasik dönemden medya dönemine geçişi analiz eden üç noktayı bir çizgide toplayacağız. Bu noktalardan biri, Mustafa Şekib Efendi’nin 1920 yılında Dârulfünûn’da müderrislik yaparken kaleme aldığı “Cehalet Hakkın” makalesi olacaktır.
Bu makaleden hareketle cahilliğin bilgi ile olan ilişkisini anlamaya çalışacağız. Cahilliğin medya araç gereçleriyle “bilgi cahilliğine” dönüşmesini anlatmak için hareket ettiğimiz diğer nokta ise Neil Postman’ın “Öldüren Eğlence” kitabı. Bu kitap da bize medya temelinde bilgi cahilliğinin toplum içerisinde nasıl yaygınlaştığını gösterecek.
Şekib Efendi’nin cehalet hakkındaki söyledikleri olmadan Neil Postman’ın televizyon için yaptığı tespitler “bilgi cahilliği” temelinde anlaşılamayacaktır. En son günümüzdeki modern bilgi cehaleti ile çizgimizi tamamlayacağız. Bu noktada İletişim Bilimleri Uzmanı Nurdoğan Rigel’le bilgi cahilliğinin ürünü olarak doğan modern insanı konuşacağız.
Medyatik hafıza kaybına uğrayan insanlar, bilse de anlayamıyor, görse de kavrayamıyor.
Doğruyu yanlıştan ayırmanın “âlimlikle” eşdeğer olduğunu kabul eden modern toplumlar, artık çok bileni âlim saymıyor. Anlayabilen, analiz edebilen ve gerçekle yanlışı kıyas yaparak birçok bilginin içerisinden en doğruyu çıkartabilen kişiler, âlim ve bilen kişi olarak nitelendiriliyor. Bu makalede âlimliğin karşısında sosyal bir kirlilik olarak gördüğümüz “bilgi cahilliğini” misallerle anlatmaya çalışacağız. Bunun için âlimlik cahillik ilişkisinde doğru-yanlış ayırımını yapabilmek için üç ayrı alandan mevzunun uzmanlarının fikrine başvuracağız.
Çünkü öncelikle bilginin doğruluğunu analiz sürecinde cahilliğin dünden bugüne bilgi temelinde değiştiğini, bilginin cahilliği yenemediğini anlatmamız gerekecek.
Bunu anlatırken de klasik dönemden medya dönemine geçişi analiz eden üç noktayı bir çizgide toplayacağız. Bu noktalardan biri, Mustafa Şekib Efendi’nin 1920 yılında Dârulfünûn’da müderrislik yaparken kaleme aldığı “Cehalet Hakkın” makalesi olacaktır.
Bu makaleden hareketle cahilliğin bilgi ile olan ilişkisini anlamaya çalışacağız. Cahilliğin medya araç gereçleriyle “bilgi cahilliğine” dönüşmesini anlatmak için hareket ettiğimiz diğer nokta ise Neil Postman’ın “Öldüren Eğlence” kitabı. Bu kitap da bize medya temelinde bilgi cahilliğinin toplum içerisinde nasıl yaygınlaştığını gösterecek.
Şekib Efendi’nin cehalet hakkındaki söyledikleri olmadan Neil Postman’ın televizyon için yaptığı tespitler “bilgi cahilliği” temelinde anlaşılamayacaktır. En son günümüzdeki modern bilgi cehaleti ile çizgimizi tamamlayacağız. Bu noktada İletişim Bilimleri Uzmanı Nurdoğan Rigel’le bilgi cahilliğinin ürünü olarak doğan modern insanı konuşacağız.
Yazıların tamamını ve daha fazlasını İnsan ve Hayat Dergisi'nde okuyabilirsiniz.
Yorum Gönder
teşekkürler