Aile İçi İletişim Semineri

Her yıl düzenlenen seminerimiz bu sene de yapıldı.

   “Çoçuğunuzun mutluluğu sizin mutluluğunuz ise davetlisiniz” sloganı ile günlerdir duyurusu yapılan seminer yapıldı.

Gemlik Eğitime ve Sanata Yardım Derneği Fatih Öğrenci Yurdu tarafından kendi velilerine ve tüm anne babalara yönelik düzenlenen Aile İçi Eğitim Semineri 11 Eylül Belediye Düğün Salonunda gerçekleştirildi.

Eğitimci – Yazar ve Psikolojik danışman Ahmet KOCACAN’ın konuşmacı olarak katıldığı seminere yaklaşık 500 kişi katıldı.

                Fatih Öğrenci Yurdu Sorumlu Müdürü Selim Güler’in açılış konuşmasını yaptığı seminerde ; Ahmet KOCACAN birbirinden ilginç hikaye, sunum ve anekdotları ile izleyicilerin beğenisini topladı.Örneğin, Japonya’da evlenmek isteyip de nikah dairelerine başvuranlardan 18 adet sertifika istendiğini belirten Ahmet KOCACAN, ülkemizde ise, anne babalık konusunda hiçbir eğitimi olmayan kişileri, kendilerinin eğitime muhtaç durumlarına rağmen,  çocuk sahibi olup çocukları eğittiğini, bu durumun toplumun geleceği için sakınca oluşturduğu belirtti.

                “Eğri ağacın doğru gölgesi olmaz” diyen Kocacan; anne baba eğitimsiz ise, anne baba sürekli hata yapıyorsa çocukların da hata yapmalarının yadırganmaması gerektiğini belirtti. Örneğin, Anne ya da baba sürekli sigara içerken, evladına sigara içmemesini istemesi ne kadar doğrudur dedi.

                Zaman zaman, okuduğu şiirlerle dinleyicileri mest eden Kocacan; konuşmasını, herkese 3  S yi tavsiye ederek bitirdi. Saygı- Sevgi ve Sabır.

                Seminerin ardından; Dernek Başkanı Abdullah Uslu; Ahmet KOCACAN’a teşekkürlerini ileterek, dernek tarafından hazırlanan plaketi sunarken, sosyal faaliyetlerinin devam edeceğini belirtti.

http://www.gemlikgundemgazetesi.com/item/1024-aile-i%C3%A7i-ileti%C5%9Fim-semineri.html
Yazan  


Kurban hizmetine tam not

HaberGemlik | 09 Kasım 2012 | EĞİTİMGÜNDEMKÜLTÜR&SANATYAŞAM
Kurban hizmetiGemlik Eğitime ve Sanata Yardım Derneği bünyesinde hayırseverlerin katkıları ile faaliyetlerine devam eden Fatih Öğrenci Yurdu’nun kurban bayramında vatandaşlara verdiği kurban hizmeti tam not aldı.
Yıllardır kurban bayramlarında vatandaşların kurbanlarını sağlıklı ortamda kestirdiği yurt, 3 yıldır bu hizmeti profesyonel kasaplarla ve kurban hissesi aracılığı ile yaparak genişletti. Her geçen yıl ilginin arttığı kurban hizmeti kapsamında geçen yıl 80 büyükbaş ve 100 küçükbaş hayvanın kesimi yapılmışken bu sene 123 büyük baş ve 150 küçükbaş hayvanın kesimi Fatih Öğrenci Yurdu gönüllüleri ve profesyonel kasaplar tarafından İslami şartlara uygun olarak gerçekleştirildi.
İlçe Tarım ve Sağlık müdürlüğü yetkililerinin kurban bayramının 1. günü yaptıkları denetimlerde de sağlığa uygunluk kalitesi, İslami şartlara uygunluk ve diğer açılardan Fatih Öğrenci Yurdu’nun kesimhane ve hizmetinin, ilçemizde kesim yapılan diğer yerlerden çok daha kaliteli olduğu tescillenmiş oldu.
Kurban hizmeti kapsamında kesim yaptıran kişilerle yapılan anket çalışması ise vatandaşların memnuniyetini gün yüzüne çıkardı. Anket formu dolduranların tamamına yakını, yapılan hizmetlerden memnun kaldığını ve gelecek sene de burayı tercih edeceklerini belirtti.
Gemlik Sanata ve Eğitime Yardım Derneği Başkanı Abdullah Uslu da yaptığı açıklamada,
Gelecek sene en az 200 büyükbaş ve 300 küçükbaş hayvan kesmeyi düşünüyoruz. Kurban hizmetinde Gemlik’e en kaliteli hizmeti vermeye devam edeceğiz. Gemlik halkını derneğimize ve yurtlarda kalan yaklaşık 200 öğrenciye destek vermeye çağırıyoruz. Çevre yolu kıyısında hayırseverler tarafından bağışlanan yeni arsamızda kısa süre içerisinde kız yurdu inşaatına başlayacağız. Kurban hizmeti için ise mevcut yurdun arkasındaki 500 metrekare arsayı almayı planlıyoruz.
dedi.
Uslu, gerek inşaat için gerekse kurban yeri arsası için hayırsever vatandaşlardan destek beklediklerini belirtti.

Çoçuğunuzun mutluluğu sizin mutluluğunuz ise;

BU SEMİNERE DAVETLİSİNİZ

HER ŞEY AİLEDE GİZLİ

Eğitimci - Yazar

Ahmet KOCACAN'ın

Konuşmacı olarak katıldığı

Gemlik Fatih Öğrenci Yurdu'nun

Düzenlemiş olduğu

SEMİNERE 

DAVETLİSİNİZ

             



Eğitimci - Yazar, Psikolojik Danışman Ahmet KOCACAN'ın 
18 Kasım 2012 Pazar günü saat: 19:00'da 
Gemlik 11 Eylül Belediye Düğün Salonunda Anne - Babalara yönelik yapacağı seminere davetlisiniz.


"Rabbin için namaz kıl ve kurban kes"
KURBAN HAKKINDA GEREKLİ İLMİHAL BİLGİLERİ

Kurban

Kurban, Allâhü Teâlâ'ya yakınlık için, ibâdet niyetiyle kurban bayramı günlerinde, kurbana müsait bir hayvanı kesmektir.
Kendisine fıtır sadakası vâcip olan kimselere kurban da vâciptir. Yâni nisaba mâlik olan hür, mukîm, her müslümana vâciptir.
Kurban, kesenin kendi nefsine bedel olarak kesilir. Allâh rızâsı için hâlisâne bir niyetle kesilen kurbanın akan ilk kanı ile birlikte kurban kesen mü'minin günahlarının bağışlanacağı beyân olunmuştur.

Kurbanın Kesilme Vakti, Şekli ve Niyet

Kurbanın kesilecek vakti, Kurban Bayramı'nın birinci, ikinci ve üçüncü günüdür. Ancak, günlerin tesbitindeki hesap hataları göz önünde bulundurulmalı ve imkân nisbetinde üçüncü güne bırakmamaya gayret etmelidir. Zaten efdal olan da birinci günü kesmektir.

Kurbanı Kesme Şekli


Kurbanlık hayvan incitilmeden kıbleye karşı yatırılır.
Ayakta iken duâsı okunur.
Üç defa "Allâhü ekber, Allâhü ekber lâ ilâhe illellâhü vallâhü ekber, Allâhü ekber ve lillâhilhamd" diye tekbir alınır ve şöyle niyet edilir:
- "Yâ Rabbi! Şu vücûdum sana karşı o kadar hata, o kadar isyân etti ki, affedilebilmem için bu vücûdu sana kurban etmem icabediyor. Fakat sen şerîatınla insan kurban etmeyi haram kıldığından vücûduma bedel olarak bu hayvanı kesiyorum, kabul eyle Yâ Rabbi, Bismillâhi Allâhü ekber." deyip kurban kesilir.

Evlâ olan, kişinin kurbanını kendisi kesmesidir. Ancak, kesmek elinden gelmeyenin, müslüman birini vekil edip yanında durması efdaldir.

Kurbanın eti üçe taksim edilir. Bir parçası kendi ailesine nafaka, ikinci parçası dost ve ahbaba ziyafet, üçüncü parçası da fakirlere sadaka olarak verilir. (Muhtasar İlmihal - Fazilet Neşriyat)



"Udhiye" ve "dahiye" Kurban Bayramı günlerinde kesilen hayvanın ismidir. Kurban da denilir. Kurban kelimesi de Arapça olup. kendisiyle Allah'a yaklaşılan şeydir.Udhiyenin çoğulu "edahidahiyenin çoğulu da "dahaya" gelir. "Zebaih" bunu da içine alıcı olduğu için "udhiye"nin burada, anılması gerekli olmuştur. Kurban kesmeye tedhiyye denir ki, taat niyetiyle kendine mahsus vakitte yine kendine mahsus hayvanı kesmek. yani zebh yahut nahretmekten ibarettir ,
Kurban kesmenin sıfatı. şartısebebivaktirüknühükmü vardır.
Kurban kesmenin sıfatı : Vücubdur. Hadis-i şerifte: .Hali vakti yerinde olup da kurban kesmeyen kimse bizim namaz kıldığımız yere yaklaşmasın. (ibn Mace.Edahi  buyurulmuştur.
Bu gibi aşırı ceza ile tehdit ancak vacibin terkine ait olur.
Vacip olan kanın akıtılmasıdır. Kurbanı canlı olarak tasadduk etmekle uhdesinden düşmüş olmaz.
Kanı akıtlıdıktan sonra etini tasadduk etmek müstehaptır. Edilmese de olur . 
Kurban kesmenin şartları: İslam, hürriyet, ikamet, sahibinin şer'an zengin sayıldığıservettir .
Müslüman olmayana, hür olmayana, mukim olmayana kurban kesmek vacip olmadığı gibi sadaka-i fıtır nisabma sahip olmayana da vacip değildir.
İkamet, şehirde. köyde ve kırda mukim olmaya şamildir ki. misafir olmamak demektir. Nisaba malik olmayanlann kurban kesmesi nafile olduğu gibi. Mekkeli olmayan hacılar misafir olduğu için onlann kurban kesmesi de nafiledir. Hacc-ı kıran ve temettu kurbanı kesmek vaciptir. Nitekim Hac Kitabı'nda geçmiştir.
Kurban kesmenin vacipliğinde erkeklik şart olmadığı için. nisaba malik olan her kadına da kendi parasıyla kurban kesmek vaciptir.
Kurban kesmenin sebebi: Vakittir. Vakit tekerrür ettikçe kurban kesmenin vacipliği de tekerrür eder. 
Kurban kesmenin vakti : Nahr günleridir ki. Zilhicce'nin onuncum on birinci ve on ikinci günleridir.En faziletli olanı ilk günüdür Şehirlerde bayram namazından sonra, köylerde ve göçebelikte fecrin do-ğuşundan sonra kurban kesilir. çünkü bu sonuncuların bayram namazı yoktur.
Kurbanı gece kesmek mekruhtur. 
Kurban kesmenin rüknü : Kesilmesi caiz olan hayvanı kesmekten ibarettir.
Kurban olmak üzere kesilmesi caiz olan hayvan üç çeşittir : Deve, sığır. koyun ve keçidir.
Bunların erkeği ve dişisi kurban olur. Devenin ve sığırın dişisi. koyun ve keçinin erkeği efdaldir.
Tavuk, horoz ve etleri yenilen vahşi hayvanlar kurban edilemez Devenin ancak beş seneliği. sığırın (inek. öküz, manda) iki seneliği koyun ve keçinin bir seneliği kurbankesilir . Bilhassa koyunun gösterişli olan altı aylık da yeterlidir.
Bir koç veya teke ne kadar yaşlı ve gösterişli olsa da bir kişiden fazlasına kurban olamaz.

Bir deve veya sığır yedi kişiye kadar ortaklık kabul eder . Şartı : Ortakların hep ehl-ikurbet olmaları ve ancak kurban kasdiyla iştirak etmiş bulunmalarıdır .
EhI-i kurbet olmak", ehl-i islam olmak demektir: Çünki kurbet taattırTaat da İslam iledir. İçlerinde Müslüman olmayan. yahut kurbandan başka gayesi oIan : Mesela et almak veya ticaret yapmak kasdıyla iştirak eden oIursa, kan akıtma (ıraka) parçalanma kabul etmeyeceğinden hiçbirininki kabul oImaz.
Ortaklığın satın almadan önce olması evladır. Hür bir Müslümanın kurban etmek üzere satın aldığı bir deve veya sığıra ehl-i kurbetten altı kimse sonradan dahi iştirak edebilir. 
Kurban kesmenin hükmü : Dünyada vacibi yerine getirmek ve ahirette Allah'm luff-u keremi ile sevaba kavuştnaktır.KURBAN EDİLECEK HAYVANDA ARANAN VASIFLAR 
Kurbanlık hayvanın keçi veya dişi olmasında beis olmadığı gibi, boynuzlu veyaboynuzsuz, yahut boynuzu biraz kırık veya husyesinin buruk olmasında dahi beis yoktur
Aşağıdaki ayıplardan beri olması lazımdır :
1 -Körlük,
2 -Tek gözlülük,
3 -Dişsizlik,
4 -Kulaksızlık,
5 -Kesilecek yere yürüyemeyecek kadar topal veya hasta,
7 -Kemikleri içinde iliği kalmamış derecede zayıflık,
8 -Kulağının veya kuyruğunun yarıdan fazlası, yahut meme başılarının kopmuş olması.

Zikredilen ayıplardan biri ile ayıplı olan hayvan kurban olamaz.
Kurban, ayıpsız olarak satın alınmış olup da zikrolunan ayıplardan biriyle satın alan kişi yanında sonradan ayıplı olma durumunda, alan kişi zengin ise onun yerine başkasını kurban eder. Fakir ise o kurban yeter.
Fakire kurban vacip olmadığından satın alma esnasında ayıplı olan kurban bile ona kafi gelir (Bkz. Dürrül.Muhtar).
Kurban, fakirin satın almasıyla gerçekleşeceğinden, kayıp veya çalınmış olduktan ve yerine diğeri kesildikten sonra ortaya çıkması halin de fakir onu da keser. Zengine kestiği kurban yeter (Bkz. Dürrü.I-Muhtar)
Kurbanlık hayvan nezredilmek veya kurban kesmek gayesiyle satın alınarak belirlenmişken. kurban günlerinin geçmesiyle kesilmemiş olması halinde, mevcut ise aynen, zayi olmuş ise kıymeten tasadduk edilir. Hüküm gelecek seneye intikaletmez .
Kurban kesen kimse kurbanın etinden hem yer, hem de yedirir . Yedirdiği kimse fakir de olmayabilir. Kurban eti geriye bırakılmak üzere saklanılabilir de. Uygun olan tasadduk da etmek ve tasadduk edilenin üçte birden az olmasıdır. Zira infakta bulunanlar için bolluk üzere dağıtmayıp alıkoymak da mendup olur (Bkz. Dürrül-Muhtar).
Kurbanı elinden gelirse kendi eliyle kesmek menduptur . Elinden gelmiyorsa yanında bulunarak başkasına kestirir. Kurbanı ehl-i kitaba kestirnek mekruhtur
KURBANIN POSTU ve BUNA BENZER ŞEYLERİ HAKKlNDA YAPILMASI UYGUN OLAN İŞLEMLER 
Kurbamn postu tasadduk olunur yahut ondan kalbur dağarcık. sofra seccade veya kürk edinilebilir. Keçinin tulumu çıkarılarak ondan kırba veya kova yaprlır ; yahutpost istifade edilecek demirbaş bir eşya ile değişttirilir (Mübadele).
Kurbanm gerek eti, gerekse postu satılıp da parası alınır veya demirbaş olmayan bir eşya ile değiştirilir ise kıymeti tasadduk edilir Ondan kasap ücreti de verilmez.
Kurbanı kesmeden önce tüyünü kırpmak mekruhtur. Eğer kırpmış ise onu tasaddukeder. Kestikten sonra tüyünü yolup veya kırkıp kullanabilir .
Kurbanlık hayvanın siitiinden de faydalanmak mekruh olur .
YANLIŞLIKLA BAŞKASININ KURBANINI KESMEK 
İki kimse hata edip, her biri diğerinin koyununu kurban etse, kesilen hayvan kesenin kurbanı olmak üzere caizdir ve bedelini ödemek gerekmez . Mevcut ise onlardan her biri kendi kurbanını alır. yenilmiş ise birbirleriyle helalleşirler.
Eğer benimki daha büyüktü yahut benimki daha semizdi diye cimrilik edelirse her birinin diğerine etin kıymetini ödemesi ve alın dıktan sonra tasadduk etmeleri gerekir.
AKİKA KURBANI 
"Akika" -ki İslami ismi nesikedir ; doğan çocuğun yedinci günü başı tıraş edilerek kesilen kurbandır. Doğan çocuğun başındaki ana tüyü demek olan "akika" o kurbana isim olmuştur.
Onlardan birine kız (doğumu) müjdesi verilince, kendisi pek öfkeli olarak, yüzü simsiyah kesilir.. (Nahl, 16/58) ayet-i kerimesi delil olduğu üzere cahiliye Arapları kız çocuğu istemedikleri ve hatta bazıları ve'd bile ettikler için, akikayı erkek çocuğa yaparlar ve çocuğun baş tüylerini tıraş da edip, akikanın kanını çocuğun başına sürerlerdi.
Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri bu adet-i cahiliyeyi, kurbanı Allah'a şükür olarak kız çocuğuna dahi teşmil ve çocuğun başına kan sürmeyi, zaferansürmeye ve tüylerinin ağırlığınca tasadduk etmeye çevirmiştir. Akika sözünü de onda mülahaza olunan ukuk manasından dolayı (nesike)ye tahvil buyurmuşlardır.

Hanefi fıkhının mütedavil kitaplarında akika bahsi görülemez. Fetava-i Hindiye'ninKerahiyet Kitabı'nın yirmi ikinci babında şu kadarcık malumat verilmiştir : Oğlan ve kız çocuğu için akika -ki doğumunun yedinci günü bir koyun veya keçi kesip zirafetvermek ve çocuğun saçını tıraş etmektir- mübahtır. Ne sünnet: ne de vaciptir.Kender'nin Kitabu'1-Veciz'inde böyledir. İmamı Muhammed akika hakkında: isteyen yapar, isteyen yapmaz.. demiştirki, bu mübah olduğunu ifade eder. Artık onun sünnet o1duğu söylenemez. Camiu's-Sağir.de : "Ne oğlan ve ne kız çocuğuna akika edilmez" denilmek1e onun kerahetine işaret edilmiştir.Bedeyius-Sana'nin Kitabti'1-Udhiye'sinde böyle zikredilmiştir.
Tenkih-i Hamidiye'nin Zebaih'nde Sırac ve Hac'dan olan naklin de de: .Akikameselesi nafiledir. "Dileyen yapar, dileyen yapmaz" denilmek1e beraber Hz. Peygamber (s.a.v.)'in Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin için nesike olarak bir koç; kurban ettikleri de zikrolunmuştur .

Şafi ulemasmm kitaplarınan Mizan-ı şerani'de açık1andığına göre, akika kurbanı
İmam Malik ve İmam Şafii'ye göre miistehap.
İmam Ebu Hanife'ye göre miistehap değil, mübahtır.
İmamı Ahmed b. Hanbel'den iki rivayetin meşhur olanıma göre sünnet. diğerrivayete göre vaciptir.
Eimme-i Selase, çocuk erkek olursa erkeğin mirasi ve şehadeti iki kat olduğu gibi onun akikasıda iki koyun; kız olursa bir koyun olduğunu söylemişlerdir, İmam Ma1ik'e göre erkek çocuğa da akika kız çocuğunda olduğu gibi bir koyundur.
İmam Şafii ve Ahmed'e göre çocuğun selametini tefeüllen. yani selamette olacağını ümit ederek "akika"nm kemikleri kırIımayıp, büyük büyük parça olarak pişirilmesimüstehap olup, diğerlerine göre, aksine çocuğun tevazuunun artması ve beşeriyet ateşinin sönmesini ümit ederek; akikanın pişirilmesinde kemikleri kırmakmüstehap olur .
Camius-Sağir'in hadislerinden anlaşıldığına göre, çocuğun nesikesi, doğumununyedinci, yahut on dördiincii veya yirmi birinci günü kesilir.
Tenkih-i Hamidiye'de şöyle zikredilmiştir: Doğumdan buluğa kadar nesike vaktidir. Doğumun yedinci günü efdaldir. .Nesike, kurban gibi sabah1eyin kerahet vakti çıktıktan sonra. günün başlangıcına kesilir. Kemiği kırılmayarak pişirilir ; sonratasadduk olunur; yenir ve yedirilir. Budu anneye verilir. Çocukluğunda akika kurbanı kesilmeyen kimse, kendisi için kesebilir. 
Kaynak : Mehmet Zihni Efendi'nin Nimet-i İslam isimli eserinden

Kurban Bayramının yaklaştığı şu günlerde Kurban Hakkında daha geniş malumat sahibi olmak, bilinçlenmek gereklidir. Kurban kesen bir çok Müslüman kardeşlerimizin dikkat etmesi gereken hususları, kestiğimiz kurbanın sevabından daha çok istifade edebilmek için Fatih Dersiamlarından Ehli sünnetin bekçisi Erzurumlu Ömer Nasuhî Bilmen'in “Büyük İslam İlmihali” ‘nden alınmıştır. Okuyup, anlayıp istifade edilmesi ümidiyle..


KURBANIN MAHİYETİ, VÜCUBU VE ŞER'İ HİKMETİ

1- Kurban Yüce Allah'ın rahmetine yaklaşmak için ibadet niyeti ile kesilen özel hayvandır. Kurban bayramı günlerinde (ilk üç günde) böyle Allah rızası için kesilen kurbana (Udhiyye), bunu kesmeğe de "tazhiye" denilir.
2- Kurban Bayramında ibadet niyeti ile kurban kesmek, hür, mukîm (yolcu olmayan), müslim ve zengin kimseye vacibdir. Zenginden maksad, temel ihtiyaçlarından başka, artıcı olsun olmasın, en az iki yüz dirhem gümüş değerinde bir mala sahib olan, fitre vermekle yükümlü olan kimselerdir. (Zekat bölümüne bakılsın!..)
Kurban kesme günlerinde (kurban bayramının ilk üç gününde) kurban kesmeğe gücü varken kurban kesmeyip de sonra fakir düşse, buradaki vücub üzerinden düşmüş olmaz.


3- Kurban kesme yükümlülüğü için, İmam Azam ile İmam Ebû Yusuf'a göre, akıl ve buluğ şart değildir. Bundan dolayı zengin olan bir çocuğun veya bir delinin malından bunların velisi kurban keser. Bu çocuk veya bu mecnun o kurbanın etinden yer. Geri kalan kısmı da, elbise gibi aynından faydalanacakları bir şeyle değiştirilir.

Fakat İmam Muhammed'e göre, kurban yükümlülüğü için akıl ve büluğ şarttır. Bundan dolayı çocukların ve mecnun olanların mallarından kurban kesilmesi gerekmez. Fetva da buna göredir. Velileri onlar adına mallarından kesecek olsalar, kurban bedelini onlara ödemeleri gerekir. Ancak bir kimsenin kendi malından çocuğu için kurban kesmesi mendubdur.
(İmam Malik ile İmam Şafiî'ye göre, kurban vacib değil, müekked bir sünnettir.)


4- Vacib olan kurban görevi, Hak yolunda fedakarlığın bir nişanıdır. Yüce Allah'ın verdiği nimetlere karşı yapılan bir şükürdür. Bunun sonucu da sevaba ulaşmak ve birtakım belalardan korunmaktır.
Şu gerçek de bilinmeli ki, insanların ihtiyaçları için yeryüzünde yüz binlerce hayvan kesiliyor. Fakat bunlardan yalnız durumları yeterli olanlar yararlanıyor. Kurban Bayramında ise, Hak rızası için birçok hayvan kesiliyor. Bunların etlerinden ve derilerinden çok fakir kimseler de yararlanıyor. İktisadî olan mesele, dinî ve ahlakî bir mahiyet kazanıyor. Şahıs menfaati yerine toplumun menfaati bulunmuş oluyor. Bunun için kurban kesilmesi, İslama ait insanî ve sosyal büyük bir fedakarlık demektir.
5- Kurban kesilmekle, kesilen hayvanların sayısı çok artmış olmaz; çünkü kurban kesilen günlerde kasapların kestiği hayvan sayısı azalır ve böylece o günlerde aynı mikdar hayvan kesilmiş olur.
Kendi zevkleri için hergün binlerce hayvanın kesilmesini çok görmeyenlerin, senede bir defa Allah rızası için bir mikdar hayvanın muhtaçlar yararına olarak Kurban adı altında kesilmesini çok görmeleri, doğrusu büyük bir düşüncesizliktir.
Sonuç: Kurbanın meşru olması, din, ahlak ve toplum yararı bakımından birtakım hikmet ve hacetlere dayanır. Bunu değerlendiremeyecek bir akıl sahibi olamaz.
KURBANIN CİNSİ VE KUSURLU OLUP OLMAMASI 
6- Kurbanlar yalnız koyun, keçi, deve ve sığır cinsi hayvanlardan kesilebilir. Mandalar da sığır cinsindendir. Bunların erkekleri ile dişileri eşittir. Ancak koyun cinsinin erkeğini kurban etmek daha faziletlidir. Keçinin erkeği ile dişisi kıymetçe eşit olsalar, dişisini kesmek daha faziletli olur. Aynı şekilde devenin veya sığırın erkeği ile dişisi et ve kıymet bakımından eşit olsalar, dişisinin kurban edilmesi daha faziletlidir.
7- Koyun ile keçi ya birer yaşını doldurmalı veya koyunlar yedi sekiz aylık olduğu halde birer yaşında imiş gibi gösterişli bulunmalıdır.
Deve, en az beş yaşını, sığır da en az iki yaşını bitirmiş bulunmalıdır.
8- Tavuk, horoz ve kaz gibi evcil hayvanlar kurban olamaz. Bunları kurban niyeti ile kesmek tahrimen mekruhtur. Çünkü bunda Mecüsîlere benzeyiş vardır. Etleri yenilen vahşî hayvanlar da kurban edilmez.
9- Koyun ve keçiden her biri yalnız bir kişi adına kurban edilir. Bir deve veya bir sığır, bir kişiden yedi kişiye kadar kimseler için kurban edilebilir. Ancak bu ortakların hepsi müslüman olup her biri kendi hissesine malik olmalı ve Allah rızası için bir ibadet niyeti taşımalıdır.
Ortaklar kesilen kurbandan hisselerini tartı ile ayırırlar, göz kararı ile ayıramazlar.
(İmam Malik'e göre bir sığır, bir manda veya bir deve bir aile halkından yedi ve daha çok kimse için kurban olabilir, bu caizdir. Fakat başka başka aileler için, yediden az olsalar da caiz olmaz.)
10- Kurbanlık hayvanın şaşı, topal, uyuz ve deli olmasında, doğuştan boynuzlu veya boynuzsuz veya boynuzunun azı kırık bulunmasında, kulaklarının delinmiş veya enine yarılmış olmasında, kulaklarının uçlarından kesilip sarkık bir halde bulunmasında, dişlerinin azı düşmüş olmasında, cinsel organı bulunmamasında, burulmuş olarak bulunmasında bir sakınca yoktur; bu hayvanlar kurban edilebilirler.
11- İki gözü veya bir gözü kör, dişlerinin çoğu düşmüş veya kulakları kesilmiş, boynuzlarının biri veya ikisi kökünden kırılmış, kulağının veya kuyruğunun yarıdan fazlası veya memelerinin başları kopmuş, kulakları veya kuyruğu yaratılışında bulunmayan bir hayvan kurban olamaz.
12- Kurbanın semiz olması daha faziletlidir. Kemikleri içinde iliği kalmamış derecede zayıf veya aksak ayağını yere basıp kesileceği yere kadar topal veya aşikar bir halde hasta bulunan bir hayvan da kurban olamaz.
13- Kurban kesmekle yükümlü olan bir kimsenin satın aldığı kurbanda yukardaki kusurlardan biri sonradan meydana gelse, yerine başkasını alıp kesmesi gerekir. Fakat fakir bir kimsenin aldığı kurban böyle kusurlanırsa, yine kurban olarak kesilmesi caiz olur, yerine başkasını alması gerekmez. Hatta böyle kusurlu bir hayvanı satın alıp kurban kesmesi de yeterli olur. Çünkü bu kurban o fakir için bir nafiledir. Nafilelerde ise, genişlik ve kolaylık vardır.
(Üç imama göre, zengin için de yeterli olur. Başkasını almaya gerek yoktur.)
14- Zengin kimsenin aldığı kurban henüz kesilmeden ölse, yerine başkasını alması gerekir. Fakir kimsenin aldığı kurban ölse, başkasını alması gerekmez.
15- Zengin kimsenin aldığı kurban kaybolduktan veya çalındıktan sonra yerine başkası kurban edilmiş olsa ve ondan sonra da kaybolan kurban bulunsa bunu da kesmesi gerekmez. Çünkü üzerine düşen vacibi yerine getirmiştir. Fakat bu duruma düşen fakirin o bulunan kurbanı kesmesi gerekir; çünkü fakirin satın aldığı kurban, kurban olmak üzere belirlenmiştir; kendisine vacib olmadığı halde, bunun kurban olmasını kendisine gerekli kılmıştır.
16- Kurban için alınan hayvan çalındıktan veya kaybolduktan sonra onun yerine başkası alınıp ondan sonra nahr (kurban kesme) günleri içinde bulunsa, bakılır: Sahibi zengin ise bu iki kurbandan dilediğini keser. Ancak sonradan almış olduğu hayvanın kıymeti ilk hayvandan daha az olur da bunu kesmiş olursa, aradaki kıymet farkını sadaka olarak vermesi gerekir. Fakat kurban sahibi fakir ise o iki hayvanı da kesmesi gerekir. Çünkü bu kurbanlar fakir hakkında birer adak yerindedir. Bir görüşe göre de, bunlardan yalnız birini kesebilir.
17- Kaybolan kurbanlık yerine alınan ikinci kurbanlık hayvan daha kesilmeden nahr günlerinden sonra önceki kayıp hayvan bulunsa, bunların sahibi hiç birini kesmez, bunların en kıymetlisini sadaka olarak verir.
18- Bir kimse aldığı kurbanlık hayvanı satıp onun yerine dengini almış olsa, İmam Ebû Yusuf'a göre caiz olmaz. Çünkü bunun aynına Allah'ın hakkı geçmiştir. Fakat İmam Azam ile İmam Muhammed'e göre, bu kerahetle caiz olur.
19- Kurbanlık bir hayvan kesilmeden önce doğursa, yavrusu da kendisi ile beraber kesilir. Çünkü yavru anasına bağlıdır. Eğer yavru kesilmeyip satılırsa, parasını sadaka olarak vermek gerekir.
KURBANIN KESİLME VAKTİ 
20- Kurbanın kesilme zamanı nahr (Bayramın birinci, ikinci ve üçüncü) günleridir. Fakat birinci günde kesilmesi daha faziletlidir.
21- Kurbanlar, bayram namazı kılınan şehir gibi yerlerde, bayram namazı kılındıktan sonra bayram namazı kılınmayan yerlerde ise bayram gününün fecrinden sonra kesilir. İlk vakti budur. Kurbanı geceleyin kesmek tenzihen mekruhtur.
(İmam Şafiî'ye göre, kurbanlar bayramın dördüncü günü güneş batıncaya kadar kesilebilir.)
22- Kurbanlar kıbleye karşı yatılarak "Bismillâhi Allahü Ekber" diye kesilir. Kurbanı, elinden geliyorsa sahibi kesmelidir, değilse uygun gördüğü bir müslümana emredip kestirmeli ve kendisi de başında bulunmalı. Şu ayet-i kerimeyi de okumalıdır:
"Benim namazım, ibadetlerim, yaşayışım ve ölümüm alemlerin Rabbı Allah içindir ki, O'nun ortağı yoktur." (En'am: 162)
Yalnız kurban sahibinin Besmelesi yeterli olmaz; kurbanı kesenin Besmele'yi getirmesi şarttır. "Bismillâhi Allahü Ekber" demelidir.
Kasden Besmele terkedilirse, kurbanın eti yenmez. Kurban sahibinin eli hayvanı kesenin eli üzerinde olarak hayvanı kesecek olsalar, her ikisinin de Besmele çekmesi gerekir. Bunlardan biri Besleme'yi terk ederse, hayvanın eti yenmez.
23- Kurban Bayramında, kesilmek üzere satın alınmış kurbanlık hayvan, nahr (kurban kesme) günlerinde kesilmemiş olsa, o hayvan mevcutsa aynını sadaka vermek gerekir. Helak olmuşsa kıymetini sadaka olarak fakirlere vermek icab eder, ertesi seneye bırakılmaz.
24- Kurbanın vacib olmasına nahr günlerinin sonu esastır. Bunun için Kurban Bayramının üçüncü günü güneş batmadan önce zengin olan kimsenin kurban kesmesi gerekir. Daha önce fakir olması bunu etkilemez. Aksine olarak o günün güneş batışından önce fakir düşen veya ölen müslümanlardan bu kurban kesme yükümlülüğü düşer.
25- Zilhicce'nin onuncu günü olduğuna şehadet edilip de Bayram namazları kılındıktan ve kurbanlar kesildikten sonra, günün henüz arefe günü olduğu anlaşılsa, müslümanların itaat ve ibadetlerini koruma bakımından, kılınan namaz ve kesilen kurbanlar geçerli sayılır. Çünkü böyle hatalardan kaçınmak her zaman için mümkün değildir.
26- Zilhicce'nin onuncu günü olduğu zeval vaktinden önce gerçekleşse Bayram namazı kılınır. Ondan sonra kurbanlar kesilir. Fakat Zeval vaktinden sonra gerçekleşmiş olsa, o gün Bayram namazı kılınmaz, kurbanlar kesilebilir. Ertesi gün de, Bayram namazı kılınır.
Hayvanı, kesim yerine yumuşak bir davranışla getirmeli ve keskin bıçak kullanılarak hayvana eziyet verilmemelidir. Fazla acı duymaması için, hareket hali sona erdikten sonra onu yüzmelidir. Kurban sahibi, kurban kesildiği gün, ilk yemeğini kurbanın ciğerinden seçmelidir, bu mendubdur.
KURBAN ETİ VE DERİSİ ÜZERİNDE YAPILACAK ŞEYLER 
27- Adak olarak kesilmeyen kurbanın etinden sahibi zengin olsun olmasın, yiyebileceği gibi fakir olmayanlara da yedirip dağıtabilir. Fetva bu şekildedir. Bununla beraber üçte birini fakirlere sadaka olarak vermelidir. Eğer kurban sahibi orta halli olur da, geçimlerini karşılamak zorunda olduğu kimseler kalabalık ise, o halde kurbanın etini onların yemeleri için alıkoyabilir, bu mendubdur.
Diğer bir görüşe göre, kurban bayramında kesmek üzere bir fakirin satın aldığı kurbandan kendisi yiyemez. Çünkü kendisine kurban vacib olmadığı halde böyle kurbanlık alıp kesmesi, bir adak sayılır. Adak yapan kimse ise, kendi adağından yiyemez. Onun etini zevcesine, usul ve furüuna ve zengin kimselere yediremez. Bunlara yedirirse, yedirdiğinin kıymetini fakirlere vermesi gerekir.
28- Kurbanlık hayvanın sütünden yararlanmak, etini veya postunu satıp parasını almak veya demirbaş olmayacak bir şeyle değiştirmek mekruhtur. Böyle bir iş yapılırsa, kıymetini sadaka vermek gerekir. Kurbanlıktan kasab ücreti de verilmez.
29- Kurbanın postu sadaka diye verilir veya ondan seccade ve sofra gibi evde kullanılacak eşya yapılır. Kurban edilecek hayvanı kesilmeden önce kırkmak mekruhtur. Yünleri kırkılacak olursa, sadaka olarak verilmelidir. Fakat hayvan kesildikten sonra yünleri kırkılabilir ve kullanılabilir.
30- Birkaç kişi yanlışlıkla birbirinin kurbanını kesecek olsalar, her kesilen hayvan, sahibinin kurbanı olmak üzere caiz olur. Birbirlerine bir şey borçlu olmazlar. Bu durumda herkes kendi hayvanını, eğer mevcutsa, alır. Kesilen hayvanlar yenmiş veya dağıtılmış ise, aradaki kıymet farkını birbirlerine helal ederler. Eğer cimrilik gösterirler de helal etmezlerse, her biri diğerine ait kurban etinin kıymetini öder. Bu durumda, bu kıymet farkını da sadaka olarak vermek gerekir. Çünkü bu, kurban etinin bedelidir.
31- Bir kimse, kendisine bırakılan bir kurbanı, sahibinin izni olmaksızın bayram günü sahibi adına kesecek olsa, bunu ödemesi gerekmez. Sahibinden kurban yükümlülüğü düşer. Çünkü buna delalet yolu ile izin vardır.
32- Bir kimse zorla ele geçirmiş olduğu bir hayvanı kendi adına kesecek olsa, diri halindeki kıymetini ödemek şartı ile, sahih olur.
Fakat bir insan, kendisine emanet sureti ile bırakılan bir hayvanı böyle kurban kesecek olsa, sahih olmaz; çünkü hayvana kesimden önce tazmin etme hükmü ile sahib olmamıştır. Rehin olarak bırakılan hayvan da, rehini elinde bulunduran kimseye nazaran kurban hususunda bir görüşe göre gasbedilen (zorla alınan), diğer bir görüşe göre de emanet (vedia) hükmündedir.
33- Bir kimse kendi malından sevabını ölüye bağışlamak niyeti ile bayram günü kestiği kurbanın etinden yiyebilir, başkalarına da verebilir. Tercih edilen hüküm budur. Fakat bir kimse, murisin emri ile murisi adına keseceği kurbanın etinden yiyemez. Bunun tümünü sadaka vermesi gerekir.
34- Bir kimse, tek başına kesmek niyeti ile satın aldığı kurbanlık bir deve veya sığıra sonradan altı kişiyi ortak yapmaya razı olursa, bunu birlikte kurban olarak kesmeleri caiz olur. Ancak bunda kerahet vardır. O kimse verdiği sözden caymış sayılır. Ortaklarından alacağı parayı sadaka olarak vermelidir.
Bir görüşe göre de, adam fakir olduğu takdirde başkalarının ortak olmasına razı olamaz. Çünkü onun keseceği bu kurban, bir adak yerindedir. O fakir bu kurbanı satın almakla kendine onu vacib kılmıştır.
35- Udhiyye'nin (Kurban kesmenin) rüknü kan akıtmaktır. Hayvan boğazlanmadıkça vacib olan kurban ibadeti yerine getirilmiş olmaz. Onun için kurbanlık hayvanın kesilmeden sadaka olarak verilmesi caiz olmaz. Fakat alınan kurban herhangi bir sebeple bayramın kurban kesme günlerinde kesilemezse, bunun diri olarak sadaka edilmesi gerekir. Çünkü bu halde, kan akıtma işi sadaka vermeye dönüşmüş olur. Artık bunun etinden sahibi yiyemez.
36- Bir kurbanı kitab ehlinden olan birinin (bir gayr-i müslimin) kesmesi mekruhtur. Mecusîlerin, putperestlerin kesmesi ise caiz değildir. Fakat kurban etinden herhangi bir gayr-i müslime bağış yolu ile vermekte bir sakınca yoktur.
Kurban, Hicretin ikinci yılında meşru kılınmıştır. Bunun meşru olması, kitab, sünnet ve icma ile sabittir.
(Şafiîlere göre, kurban, tek bir şahıs için sünnet-i ayndır. Bir aile halkı için ise, sünnet-i kifayedir. Ailenin geçimini sağlayan kimse, kurban kesince, artık diğerlerinin üzerinden sünnete uyma borcu düşer.)
AKİKA KURBANI 
37- Yeni doğan çocuğun başındaki tüyüne (Akîka) denir. Böyle bir çocuk için Cenab-ı Hakk'a şükür yerine geçmek üzere kesilen kurbana da "Akîka" adı verilmiştir. Bunun müslümanlarca asıl adı "Nesîke"dir.
Akîka, bizce mubah ve güzeldir. Üç İmama göre ise sünnettir. Zahiriyye meshebinde vaciptir.
38- Akîka kurbanı, çocuğun doğduğu günden büluğ çağına erinceye kadar kesilebilir. Fakat yedinci günü kesilmesi daha faziletlidir. Çocuğun yedinci doğum günü adı konulur ve başının saçları kesilip ağırlığınca altın veya gümüş sadaka verilir. Aynı günde bu kurban kesilir; çünkü böyle yapılması üç İmama göre müstahabdır.
39- Kurbana elverişli olan hayvan akîkaya da yeterli olur. Erkek çocuk için bu kurban kesilebileceği gibi, kız çocuk için de kesilir. Bunlardan her biri için bir koyun kesilmesi yeterli olur. Erkek çocuk için iki kurban kesilmesi gereğini söyleyenler de vardır.
40- Akîka kurbanının kemikleri, çocuğun sağlık ve selametine bir hayır dileği olsun diye, kırılmayıp yalnız ek yerlerinden ayrılır ve öylece pişirilir. Bunu yapmak müstahabdır. Diğer bir bakımdan da, çocuğun mütevazi olmasına ve kötü huylardan korunmuş olmasına bir işaret olsun diye kemiklerin kırılması müstahab görülmüştür.
Akîka kurbanının etinden sahibi yiyebilir, başkalarına da yedirebilir, sadaka da verebilir.
ZEHB, ZEBİHA VE TEZKİYENİN MAHİYETLERİ 
41- Zebh, hayvanın boğazına bıçak vurup boğazlamak ve damarlarını kesmek demektir. Boğazlanmış veya boğazlanacak hayvana da "Zebiha" denir.
Tezkiye de, boğazlamak anlamında olup dinimizde iki türlüdür:
Birisi hakîki ve ihtiyarî tezkiyedir. Bu da bir hayvanı usulü üzere keskin bir aletle boğazlamaktır. Diğeri de, hükmî ıztırarî tezkiyedir. Bu da, bir avın aldığı yaradan ibarettir. Bir av, şartlarına uygun olarak bu yaradan ölürse, boğazlanmış sayılır.
42- Bir hayvanın göğsü üstünden bıçak vurup damarlarını kesmeye "Nahr" denir. Deveyi, zebh etmek (çenesinin altından kesmek) mekruhtur.
Zebh (Boğazlama) İşlemi
43- Din kurallarına uygun olarak boğazlama, nefes borusu ile yemek borusunun ve bunların yanlarında bulunan iki damarı kesmekle yapılır. Bu dördünden üçünün kesilmesi, İmamı Azam'a göre yeterlidir. İmam Ebû Yusuf'a göre, nefes borusu ile yemek borusunu ve iki damardan da birini kesmek şarttır. İmam Muhammed'e göre de, bu dört organdan çoğunu kesmiş olmalıdır.
44- Hayvanları boğazlamak hususunda damarlarını kesip kanlarını akıtacak kesici bir alet yeterlidir. Bıçak kafi olduğu gibi, keskin kamış kabuğu ve cam parçası da yeterli olur. Ancak bu alet, hayvana eziyet vermeyecek şekilde keskin olmalıdır. Hayvanı yere yatırdıktan sonra bu aleti bileylemeye çalışmak mekruhtur. Hayvanı ayağından tutarak kesim yerine çekmek ve sürüklemek de mekruhtur. Hayvanı boynunun altından (boğazından) değil de üstünden kesmek ve daha hayvanı soymadan kafasını kesip atmak da mekruhtur.
45- Hayvanı boğazlarken Besmele çekmek şarttır. Boğazlamada Yüce Allah'ın mübarek isimlerinden herhangi birini söylemek yeterlidir. Allahü Ekber, Allahü Azam, Allah denilmesi gibi...
Fakat Allahü Teala'nın ismini dua maksadı ile söylemek yeterli olmaz. "Allahümmeğfirlî" denilmesi gibi...
Hayvanı keserken: "Bismillahi Allahü Ekber" denilmesi müstahabdır. Hayvanı kıble tarafına çevirerek kesmek sünnet olduğundan bunu yapmamak mekruhtur.
46- Besmele kasden terk edilirse, hayvanın eti yenmez, haram olur. Fakat unutarak terk edilirse, böyle kesilen hayvanın eti yenir. Çünkü unutarak yapılan kusurlar bağışlanmıştır.
(İmam Şafiîye göre, hayvanı sadece boğazlamak yeterlidir. Besmele okunması bir müekked sünnettir. "Bismillah" denmese de, kesilen hayvanın eti yenir, haram olmaz. Bu görüş, Ebû Hüreyre ile İbnî Abbas'dan (radıyallahü anhüm) rivayet edilmiştir. Ancak bu görüş diğer müctehidler tarafından kabul edilmemiştir. Bununla beraber Şafiîlerce de, besmeleyi terk etmek mekruhtur.)
ETLERİ YENEN VE YENMEYEN HAYVANLAR 
47- Yaratılışında vahşet ve bayağılık olmayan, iğrenç görülmeyen hayvanların etleri din ölçüleri içinde helaldir, yenebilir. Tavuk kaz, ördek, zürafa, deve kuşu, bağırtlan kuşu, güvercin, bıldırcın, koyun keçi, deve, sığır, manda, ekin kargası, tavus, kırlangıç, baykuş, tavşan ve turna gibi hayvanlar bu kısım eti yenen hayvanlardandır. Serçe ve sığırcık kuşlarını yemekte de bir sakınca yoktur.
Yarasa kuşunun yenip yenmemesinde, haram veya mekruh olup olmamasında ihtilaf vardır. Hüdhüd kuşunu yemek mekruhtur.
Saksağan, kumru, bülbül, keklik kuşlarının eti aslen helaldir. Ancak bunların etlerini yiyenlerin bir belaya tutulacakları halk arasında söylenti haline geldiği için yenmeleri iyi değildir.
(Şafiîlere göre, kırlangıç, tavus, hüdhüd ve papağan kuşlarının etleri haramdır. Martı ve balıkçıl kuşları ise helaldir.)
48- Azı dişleri ile kapıp avlayan ve parçalayan, kendisini koruyan hayvanların etleri haramdır, yenilemez. Kurt, ayı, aslan, kaplan, pars, sincap, samur, sansar, maymun, sırtlan, fil, köpek, kedi, keler, tilki, gelincik gibi hayvanlar etleri haram hayvanlardır. Azı dişleri olduğu halde bunlarla başkasına saldırmayan bir hayvanın eti de yenebilir; deve gibi...
49- Tırnakları ile kapıp avlanan, tırmalayan ve yaratılışında bayağı olan kuşların etleri de haram veya tahrimen mekruhtur. Kerkenez, çaylak, kartal, kuzgun, akbaba, alaca, karga, yarasa, atmaca, şahin gibi... Bunlar leş yemekten çekinmezler. Tırnaklı olduğu halde bununla hayvanları avlamayan bir kuşun eti yenilebilir, güvercin gibi...
50- Yaratılışı bakımından iğrenç olan birtakım hayvanların etleri de haramdır, yenmez: Fare, yaban faresi, akrep, yılan, kene, kurbağa, kara ve deniz kaplumbağası, arı, kara sinek, sivrisinek, köstebek, kirpi, bit, pire gibi böcekler.
Görülüyor ki, bu haram olan hayvanlardan bir kısmı yırtıcı bir yaratılışa sahibdir, yaratılışında zararlıdır ve bayağılık vardır. Bir kısmı ise iğrençtir ve nefret edilir haldedir. İnsan ise temizdir, mükerrem bir yaratıktır. Bunun için insanlar, bu gibi bayağı ve zararlı hayvanların etlerinden korunmuşlardır. Besinlerin insanlar üzerinde iyi ve kötü tesir bıraktığı inkar edilemez. İnsanlar kendisi için yararlı olanı ararsa, İslam dininin müsaade ettiği şeylerden yararlanmalı, yasakladığı şeylerden de kaçınmalıdır. Bundan başka selamet yolu yoktur.
51- Pislik gibi temiz olmayan şeyleri yemiş olan tavuk, koyun, sığır ve deve gibi hayvanların etleri, bu hayvanlar bir müddet hapsedilmeden kesildikleri takdirde, mekruhtur. Çünkü bu halde etleri fena bir kokudan kurtulmuş olamaz. Bunların hapsedilme müddeti tavuklar için üç gün, koyunlar için dört gün, sığır ve develer için de on gündür. Böyle pislik yiyen bir hayvana Celâle denir.
Bu hayvanlar, etleri, kokmayacak şekilde pis şeylerden yiyecek olsalar, hapsedilmeleri gerekmez, etleri kerahetsiz olarak yenebilir.
52- Domuz sütü ile beslenmiş kuzuların yenmesi helaldir; çünkü süt, tüketilerek eseri kalmaz.
Eti yenilir bir hayvan şarap içip de arkasından kesilecek olsa, bunun eti kerahetle helal olur.
53- Yalnız süt emip de başka bir şey yiyemeyen küçük kuzuların öldükten sonra karınlarından çıkarılan peynir mayaları temizdir. Aynı şekilde koyun ve deve gibi ölmüş hayvanların memelerinden çıkacak sütler de temizdir. Bedenlerin temiz olmaması, sütlerini etkilemez.
54- Atlar, savaşa yarayan kıymetli hayvanlardır. Bu bakımdan bunların etlerini yemek İmam Azam'a göre, tahrimen mekruhtur. İki İmama göre ise, tenzihen mekruhtur.
55- Yabanî olmayan (ehli) merkeblerin ve anaları merkeb olan katırların etleri haram veya tahrimen mekruhtur. Yabanî merkeblerin ve anaları sığır olan katırların etleri ise haram değildir. Hayvanlar yenme bakımından anaya bağlıdırlar.
(İmam Malik'den rivayete göre, ehli merkeblerin etleri mekruh, bir rivayete göre de haramdır. Meşhur olan görüşe göre, atların etleri de haramdır. İmam Şafiî ile İmam Ahmed'e göre, atların etleri mekruh değildir.)
56- Devamlı olarak suda yaşayıp barınan hayvanlardan her nevi balık etleri yenebilir, helaldir. Kalkan balığı, sazan balığı, yunus balığı, yılan balığı bunlardandır. Fakat diğer su hayvanları çirkin şeylerden sayılır, yenmeleri caiz olmaz. Yengeç, midye, istiridye, istakoz gibi olanlar helal değildir, etleri yenmez.
Yine, deniz insanı, deniz aygırı, deniz hınzırı gibi balık şeklinde bulunmayan deniz hayvanlarının yenmeleri helal olmadığı gibi, avlanmaları da helal görülmemektedir.
57- Dıştan bir etki olmaksızın kendi kendine suda ölüp su yüzüne çıkan balıklar yenmez. Fakat suyun açılıp kurumasından, fazla sıcak veya soğuktan ölen veya kuşlar tarafından öldürülen, su içinde bağlı tutulmakla ve buz içinde sıkışmakla ölen balıklar yenir. Balıklarda boğazlamaya gerek yoktur.
58- Göle veya denize atılan balık otunu yemekle göl veya deniz içinde ölen veya avlanıp da sudan çıkarılmadan başlarına tokmakla vurulup öldürülen ve ağ içinde kurtulamayıp ölen balıkların yenmeleri de helaldir.
59- Balıklar temiz olmayan suların içinde bulunmuş olsalar da etleri yenebilir.
Avlanan bir balığın içinden çıkan bir balık sağlam ise, o da yenebilir, sağlam değilse yenmez.
60- Boğazlanan bir hayvanın karnından çıkan yavrusu, İmam Azam'a göre yenmez. Anasının boğazlanmış olması, yavrusu için yeterli olmaz. Bir canlının boğazlanması ile iki canlı boğazlanmış olamaz. Çıkan yavru canlı ise boğazlanmak suretiyle yenilebilir.
(Üç imamın (Şafiî, Malik ve İmam Ahmed) görüşleri de böyledir.)

61- Canlı olup olmadığı bilinemeyen bir hayvan boğazlanırken hareket ederse veya boğazlanan diri hayvanlardan çıkan kan gibi bir kan çıkarsa, eti yenebilir. Çünkü bunlar hayat alametleridir. Ancak, sadece gözünü veya ağzını açması veya ayağını uzatması bir hareket sayılmaz. Böyle bir hayvanın kesilirken gözünü yumması, hayatın varlığına delalet eder.
62- Hayvanların "Demi mesfuh = Akar kan" denilen kanları temiz değildir. Burada Besmele ile kesilmiş olup olmamaları eşittir.
Eti yenen hayvanlardan Besmele ile kesilenlerin içlerinde kalıp akmayan kanları temizdir. Bunların karaciğer ve dalakları da temizdir. Bunlardaki kanlar paktır.
Kesilen bir koyunun ödü, bezesi, idrar torbası, cinsel organları, yumurtaları mekruhtur, bunlar yenmemelidir.
63- Domuzun bütün cüzleri pistir, bunlar temiz olmazlar, hiç bir şeyi helal değildir. Yalnız kıllarından yararlanıp yararlanılamayacağı konusunda ihtilaf vardır. İki imam ile İmam Şafiîye göre domuzun kıllarından badana fırçası yapılması ve bunlarla ayakkabı dikilmesi caizdir. Öyle ki, bu kıllardan bir mikdar az su içine düşecek olsa, o su İmam Muhammed'e göre pislenmiş olmaz. Çünkü bu kıllarla yararlanmaya izin verilmesi, temizliğine delildir. Fakat İmam Ebû Yusuf'a göre, bu yararlanma için olan izin, bir zaruretten dolayıdır, suya düşme halini kapsamaz. Onun için, içine düştüğü az bir suyu temizlikten çıkarır, bozar. Domuzların İslam ülkesi olmayan yerlere götürülüp orada müslüman olmayanlara satılması caizdir.
64- Bir misafire ikram olmak üzere Besmele ile kesilen herhangi bir eti yenen hayvanın eti yenebilir; ikram niyeti olunca Allah rızası için boğazlanmış olur. Fakat herhangi bir adamın gelişine hürmet olsun diye sadece o şahıs için kesilirse, besmele olsa bile, yenmez. Çünkü bu Allah için misafire ikram değil, o büyük görülen zata tazim için kesilmiş sayılır. Onun için misafirliği gözeterek insana ikramda bulunmalı ve yedirmeli, niyet bu olmalıdır.
Yine, herhangi bir ölüye tazim için kabir üzerinde kesilen kurbanın eti de helal olmaz. Kurban Allah rızası için kesilir ve onun sevabı istenilen bir müslümana bağışlanabilir.
KİMLERİN BOĞAZLAYACAĞI HAYVANLARIN ETİ YENİR VEYA YENMEZ 
65- Müslümanların ve kitab ehli olan Yahudî ve Hıristiyanların, kadın dahi olsalar, Besmele ile (Allah'ın adını anarak) boğazlayacak oldukları hayvanların, eti yenen hayvanlar olmak şartıyle etleri yenir. Besmele tam kesim anında olacaktır, bu şarttır. Kesim anında bir şey yemek suretiyle veya başkası ile konuşmakla önceki besmeleye ara verilerek meclis değişirse, bu yeterli olmaz. Yeniden Besmele getirmek gerekir.
Müslüman veya kitab ehlinden olan ve Bismillah demeye gücü yeten bir çocuğun veya delinin, dilsizin, sünnetsizin ve sarhoşun Besmeleyle kesecekleri bu tür hayvanların etleri de yenebilir.
66- Besmelenin unutularak terk edilmiş olması zarar vermez. Hatta kitab ehlinin Besmele deyip demedikleri bilinmediği takdirde de kestikleri eti yenen hayvanlar helal olur. Çoğunluğun görüşü budur.
67- Mecûsîlerin, putlara tapanların, hak dinden çıkanların (mürtedlerin), Besmeleyi kasden terk eden müslümanların veya kitab ehlinin kestikleri yenemez. Bu hayvanların etleri haram olur.


2012 SBS yedek yerleştirme sonuçları burada - Tıkla Öğren



2012 SBS yedek yerleştirme sonuçları için aşağıdaki linke tıklayınız.






Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 2012 SBSyedek kayıt yerleştime sonuçlarına ilişkin daha önceden bir açıklama yapılmıştı. MEB , 2012 SBS yedek kayıt yerleştirme sonuçlarını açıkladı.

SBS yedek yerleştirme sonuçlarınız için aşağıdaki bağlantıyı kullanabilirsiniz...



Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, 2012 SBS yedek kayıt yerleştime sonuçlarına ilişkin olarak şu açıklama yapılmıştı:

Yedek Kayıt Dönemi:

"Yerleştirme sonuçlarına göre tercihlerinden birini asil olarak kazanan öğrencilerin kayıt dönemi sona erdikten sonra, 03 Eylül 2012 saat 08.00'den itibaren boş kalan kontenjanlar ilan edilecektir. Her okulun boş kontenjan sayısı kadar öğrenciye, daha önce açıklanan yedek sırası dikkate alınarak kayıt hakkı verilir.








Her öğrenci kayıt hakkı kazandığı okula, kayıt hakkı kazandığı gün hariç 3 iş günü içerisinde saat 17:00'ye kadar kayıt yaptırmak zorundadır. Kayıt yaptırmadığı taktirde, boş kalan kontenjanlara sistem tarafından yedek listede yer alan sıradaki öğrenciye kayıt hakkı verileceğinden bu haklarını kaybederler.

Yedek kayıt döneminde, boşalan kontenjanlar için yedek listede yer alan sıradaki öğrenciye kayıt hakkı verilmesi işlemi 12 Eylül 2012 saat 17.00'ye kadar sistem tarafından otomatik olarak yapılacaktır. 12 Eylül 2012 saat 17.00 itibariyle kayıt hakkı kazanan adayların kayıtları ise 14 Eylül 2012 saat 17.00'ye kadar devam edecektir.

Yapılan yerleştirmelerin sonucunda herhangi bir ortaöğretim kurumuna yerleştirilemeyen, yerleştirildiği hâlde kayıt yaptırmayan veya kayıt yaptırıp da daha sonra sildiren öğrenciler sınavsız öğrenci alan ortaöğretim kurumlarına kayıt yaptırabileceklerdir.

Yedek listeden başka bir okula kayıt hakkı kazanan öğrenciler, verilen kayıt süresi içerisinde kayıtlarını yaptırmamaları durumunda bu haklarını kaybederler. Herhangi bir okula kayıtlı iken yedek listeden başka bir okula kayıt hakkı kazanan öğrenciler bu haklarını kullandıkları takdirde, bir önceki okuldaki kayıtları sistemden otomatik olarak düşer."

Blogger tarafından desteklenmektedir.